Ülkemin insanlarının yaşama sevinci kalmadı. Herkes umutsuz, herkes bıkkın, herkes mutsuz. Her gün gerilim, kan, ölüm. Her dakika polemik, gerginlik, siz-biz davası. Hava 1979\’u andırıyor temel farklara rağmen. Örneğin 1979\’da sosyal medya yoktu. İnsanlar iş dünyası olarak birbirlerinden ve iş potansiyellerinden haberdar olmak üzere kurulmuş bir platformda; birbirlerine hakaret ederek yorum yazamazlardı çünkü öyle bir platform henüz kurulmamıştı. O yıllarda da biz – siz bu kadar uç yaşanıyordu ama daha gerçekti. Sanal silahşörlükten uzak, ete kemiğe dokunan bir kavgaydı o. En azından mertti çoğu zaman.
Daha özel iki fark da var tüm bu andırmaya rağmen 1979 – 2016 arasında. İlki bilgi farkı. O günler henüz internetin olduğu, bilginin bunca hızla dolaştığı ve fakat aynı zamanda bilginin bu denli \’\’umursanmadığı\’\’ yıllar değildi. Aksine bilgi – yoğun zamanlardı. En cahil kabul edilen genç bile, davası ile ilgili temel konuları gayet iyi bilirdi. Kendi dünyasınca, neden orada olduğunu ve sonuçta ne olmasını istediğini bilirdi. İstediği şeyi, neden istediğini de elbette. Bu günler ise bilgi milyarderliği içinde dimağ yoksunluğu yılları adeta. Sosyal medya da paylaşılanlara bakıldığında öylesine net ki durum. Her iki taraftan da insanlar bilgi okyanusu içinde; damlaya muhtaç. Atatürk\’ün yeniçeri ocağını kaldırmasına söven bir genç kitle var örneğin !!! . Ya da vazgeçemedikleri yaşamlarının satır aralarında; mesnetsiz, körü körüne \’\’başarısızlığı\’\’ şiar edinmiş politikacılara oy vermekten medet uman bir kitle !!!..1979\’da bunu görme şansınız yoktu örneğin.
İkincisi ise \’\’yaşama sevinci\’\’ farkı. 1979\’ da herkes \’\’davasının\’\’ peşinde iken bile \’\’aşk\’\’ vardı. İnsanlar, nefes alabildikleri her arada hala yaşıyor olduklarından mıdır bilmem ama en azından \’\’yaşama sevinci\’\’ saçarlardı etrafa. Her ne kadar \’\’karanlık günler\’\’ diye anlatılsa da, karanlığın ardında bir ulu şafak görmek isteyen her iki taraftan da milyonlar yaşardı bu ülkede ve o sevince inanırlardı. Oysa bugün, o sevinç yok kimsenin gözünde. Herkesin göz feri solgun. Herkes sadece bireysel çıkarlarının ardında. Ortada ne bir dava var ne de o davanın peşinde milyonlar.Gelişmemiş her toplumda yaşandığı üzere; din \’\’ticaret\’\’ eylenmiş, arkası \’\’tüccar\’\’ dolu. Ama kimse de yaşama sevinci yok. Umut yok. Kimse inanmıyor sanki geleceğe. Koca bir ülkenin umudu solmuş. Alternatif bile yok. Koyu karanlık bir \’\’ dizi meditasyonu\’\’nda ülke.
Yakın vakitte bir yaşama sevinci bulur mu insanlar ? Çok mümkün değil gibi. Çünkü kimse vazgeçmez sahip olduklarından bu ülkede.