Bilim – kurgu yazı dizimizin bu bölümünde; dış ilişkiler – dış politikanın günlük hayatımıza etkilerini ele alıyoruz. Ve 2017 yılında, ülkemizin içinde bulunduğu karanlıktan kurtulması için gereken adımların atılacağını umuyoruz. Herkese şanslı ve aydınlık seneler…
Bizim gibi ülkelerin dış ilişkileri direkt ülkeyi yönetmek üzere seçilenlerin mahareti ile ilgili, son derece hassas bir konu başlığı. Türkiye Cumhuriyeti\’nin 1950\’den bu yana net, tutarlı, hedefli ve sürdürülebilir bir dış politikası olmadı / olamadığı için bizde dış ilişkiler, bir devlet stratejisi ve istikrarına değil, seçilmiş yöneticilerin günlük akıllarına bırakılmıştır. Bunun sayısız örneklerini hatırlamak mümkün. Lakin işimiz geçmiş değil, gelecek.
Seçimi kazandığımızda; çok uzun yıllardır süren terör sorununu birbiri ile ilişkili ve eş zamanlı bir dış strateji ile bitireceğimize dair bir bilim – kurgu inanışımız var. Çünkü çoluk – çocuk hepimiz biliyoruz ki ne olursa olsun terör sorununun çözümü; misak-ı milli sınırları içinde değil; dışında.Bugüne dek sayısı milyona varan güvenlik gücümüz, sınırlarımızın içinde – bazen hemen dışında- terör belası ile çarpıştı durdu. Görevleri dendi, işleri bu dendi, Şehit dendi. Son 66 yılın bazı bölümlerinde ise, direkt siviller terörün ve suikastların hedefi oldular.Kahraman dendi, unutmayacağız dendi. Peki, örneğin Gün SAZAK adını hatırlayabilen var mı bugün ? 35 yaş altı kaç kişi biliyor Bedrettin Cömert adını?
Bu nedenle ilk yapılması gereken; kayıtsız şartsız başka ülkelerin iç işlerine karışma eylem gücü elde edip sonra kesinlikle karışmamak. Kafa karıştırıcı gibi görünse de son derece net aslında. Güç, dürüstlük ve saygınlık unsurlarını hayata geçirip; son derece barışçı ve güvene dayalı bir dış politika çizgisi izleyerek, kimsenin işine karışmadan, topraklarımız üzerinde uygulanan dış politika hamlelerini önce durdurmak sonra da tamamen ortadan kaldırmak. Çünkü terör, destek görmeden sürdürülebilir bir olgu değildir. Teröre verilen desteği kestirebilecek gücünüz olursa, her seferinde kameraların karşısına çıkıp, \’\’bu eylemin arkasındaki güçleri biliyoruz ve teröre destek verenleri lanetliyoruz\’\’ demek zorunda kalmazsınız.
Temel felsefe güçlü ve barışçı ve demokratik olmak. En büyük gücün \’\’barış\’\’ ve \’\’yaşam\’\’ olduğunu unutmadan ve hiç kimseye unutturmadan dış ilişkileri sıfırdan oluşturmak. Dış politikada sıfır sorun gibi bir eylem planını, bizim seçim kazanmamızdan bile daha bilim – kurgu bulduğumuzu söylemeliyiz. Sorunsuzluk insanın doğasına aykırı bir konu zira. Bizim söz ettiğimiz sorunların ele alınma şekli. Her hangi bir sorunu iç seçmene şov yapmak adına, basının önünde \’siyasi emeller ile\’ ele alırsanız, o sorunun çözümü olma şansınız yoktur, olamaz. Size oy verenlere şirin görünmek üzere, sorun yaşadığınız bir ülkeye basının önünde hakaret eder ya da tehdit savurursanız; ya da tamamen onların iç işleri olan bir konuda fikir paylaşırsanız; o ülkenin seçilmiş yöneticilerini, onlara oy veren halka şirin gözükmek zorunda bırakırsınız. O ülkelerin kurulu siyasi güç ve istikrarları sizden üstün ise bu kez bir kısım maşalar vasıtası ile topraklarınızda bombalar patlamaya başlar. Siz ise sadece kınar ve lanetler halde seyredersiniz.
Diğer konu olası en yüksek düzey diplomatik nezaketi; koşullar ne olursa olsun gösterebilme gücüne sahip olmaktır. Zira nezaket; dünyanın tüm silahlarından güçlüdür ve dürüstlük ile birleştiğinde olası her hedef için ölümcül olabilir.
Terörü, topraklarınız içinde ya da hemen dışında silahla bitirme şansınız yoktur. Geçmişe kısacık bakarsanız hiç olmamıştır. Siz, tüm konuyu silaha-silah açmazına bırakırsanız 1975 – 1985 arası kan kusan Asala gider, 1984\’de PKK başlar.Bir gün birden bire IŞID çıkıverir ortaya..Bu sonsuz bir döngüdür.
Tek çözüm, devlet bazında tek tek oturup yeni yaklaşımımızdaki kararlılığı tüm siyasi güç sahiplerine anlatmak. Net, dürüst, tutarlı ve sürdürülebilir bir devlet siyaseti oluşturmak. Aksi halde, topraklarınızı bu gayri nizami savaştan koruyamazsınız.
Not: 31 Aralık 2106 günü İstanbul Reina\’da gerçekleşen eylemin bu yazıda bahsedilen terör eylem yaklaşımı ile bir ilgisi olmadığına inanıyoruz. O, bir terör eyleminden çok bir suikast olarak göründü bize. Ve dünyanın neresinde olursanız olun profesyonel suikastleri önlemek çok çok zordur.