Terapi

Kendinizi iyi hissedeceğiniz bir uğraşı, haftanın en az 2 hatta 3 günü keyif alarak tekrarlayacak şekilde geliştiremezseniz, yoğun iş temposunda sürdürülebilir bir başarı üretmek ve daha da önemlisi mutlu çalışmak mümkün olmayacaktır. Kendinize bir terapi bulmak zorundasınız!

İş yaşamı çoğu kez duraksız ve acımazsızdır. Her ne kadar son 10 ayda gelişen salgın koşulları hemen herkesin bir nebze durup nefes almasına sebep olsa da hepimiz biliyoruz ki bu geçici bir süreç ve biter bitmez arkasından gelecek kıyamet, bizi tam da bıraktığımız yerden alıp dolu dizgin bir tempoya sürükleyecek. Bir daha ne zaman nefes alabiliriz, kestirmek zor. Yani yine, yeniden ve hiç bir şey değişmeden çok çalışacağımız günlere kucak açıyoruz.

Bu tempoda çalışırken kendinizi iyileştireceğiniz bir sistem geliştiremezseniz sonu gelmez depresyonlar sizi bekliyor olacak. Nefes almadan çalışılan günler birbirini kovalayacak ve yine yılda iki kez gelecek birer hafta izinlerin yolunu gözleyeceksiniz. Oysa böyle olmak zorunda değil. Kendinizi daha iyi hissettirecek o uğraşı ne kadar erken bulursanız, çalışma yaşantısına katlanma gücünüzün o kadar artacağını garanti ediyorum.

Ne ile uğraşmalıyım diye düşünmeye başladınız mı? Bu çok kişisel bir süreç. Örneği kendimden verirsem, benim terapim \’\’yazmak\’\’. Yazarken kendimi çok daha iyi hissettiğim için kendimi iyileştirme metodum bu. Oldukça erken yaşlardan beri böyle ama şimdilerde artık daha düzenli ve biraz daha kuvvetli yazabildiğime inanıyorum. Hele bir romanı bitirip yayınlayabildikten sonra iş çok daha keyifli hale geldi.

Tanıdığım kimi insan dans ediyor, kimisi resim yapıyor, kimisi satranç ya da örneğin briç oynuyor. Kitap okumak kısmı ise bu terapinin doğal zirvesi zaten. Onu her koşulda herkes elinden geldiğince yapmalı. Ama daha nokta atışı uğraşların terapi gücünü arttıracağı da gerçek. Her ne olursa olsun terapiniz Netflix ya da Amazon Premier olmasın! Zira onların size kendinizi iyi hissettirmek gibi bir olasılıkları (çok az sayıda örnek dışında) çok mümkün değil. Onlar sadece, size ayrılan en kıymetli vakti öldürdüğünüz (Evet tam anlamı ile öldürdüğünüz) akşam rutinleri. Elbette gerekli rutinler. Sadece tüm hafta ve her akşam elinizde olan az zamanı bu şekilde öldürmek ertesi gün yaptığınız işte size daha iyi gelmeyecek. Ya da sadece maç seyretmek; ortaya kötü bir oyun çıktığında, sonu gelmez hakem hataları bunalttığında ve elbette bir olasılık olarak taraftarı olduğunuz takım o maçı kaybettiğinde size kesinlikle iyi gelmeyecek. Sosyal medyanın içinde bitip tükenmez saatlerde boğulmaksa tükenmişliğe çıkarılan bir davetiye.

Biraz gayret öneriyorum. Haftanın en azından bir kaç akşamında herkesin kendisine ait bir terapisi olmalı. Başka bir şey yapmak gerek. İyi hissettirecek bir şey.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir