Yurdumun gündem temposu bitmez.Kimisi su katılmamış gerçek, kimisi sulu sepken/ yaratılmış onlarca gündemi olur bu ülkenin her gün.Güzel halkım, bu tempodan gündem seçer kendine, ruhuna ve keyfine uygun.Bazen seçemez, öyle gerçektir ki gündem gelip kucağına oturur isteyip istemediğini bile sormadan.
Gariptir bu ülkenin temposu.Bildiğin \’savaşı\’ 24 saatte gündem dışı yapıverir.Sen savaş bitti sanırsın, çünkü eni konu yarıştırma programı izlettirir.
Bir savcı önce rehin alınır, sonra saatlerce müzakere edilir ve sonra eylemciler tarafından vurulur!!!..Herkes birbirini suçlar, toplar taca atılır, adamcağız hiç yere öldürüldüğü ile kalır ; öldürenlerin ne amacı, ne niyeti sorulur oysa onlar da öldürülmüştür.Tüm bu ölümlerle yol açan sorgu, istihbarat, müzakere ve nihayet operasyon birimlerini bir Allah\’ın kulu sorgulamaz.Herkes ters köşe edilmiştir zira.Bunların görevi, bu olayları önlemek, önleyemedilerse kansız bitirmek o da olmuyorsa en az kayıp verdirmek değil midir? E ikisi eylemci biri rehine herkes ölüyorsa sorumlu kimdir?
Tam da 43 yıl önce üç insanı idam edilmekten kurtarmak üzere üç insanı kaçıran bir grup insanın (Ertuğrul Kürkçü hariç) tümünün, enteresan bir rehine kurtarma operasyonunda öldürüldüğü gibi..
Üç rehinenin de kurtarılamadan öldüğü gibi.Üç insanın da hunharca, idam edilerek öldürüldüğü gibi.
Hikaye farklı, yarım yüzyıla yakın vakit geçmiş, uygulama ve sonuç çarpıcı ölçüde aynı.
Bizim tempomuz ölüme, öldürmeye, öldürülmeye ayarlı.
Bir de,
Koskoca ülkeyi 2015 yılında saatlerce elektriksiz bırakmayı başaran TEİAŞ isimli yapıdan, Enerji Bakanlığından, Bilmem neden sorumlu bilmem ne Genel Müdürlüğünden vs vs..bir tek insanın çıkıp ta gerekçe şudur sorumlu da benim, özür dilerim istifa ediyorum diyebilme onursuzluğuna ayarlıyız milletçe hep birlikte.
Tempomuz da bozuk, ayarlarımız da.
Bunca yıldır elle tutulur, tutarlı, sakin, saygılı, saygın, ölçülü ve etkili bir muhalefet yaratamamışlığımız da işte bu ayarsızlığımızdan…
2 Nisan, 2015 – İstanbul
