ŞAK diye TAK diye

 

18 yıl süren yargılamalar sonucunda, sadece eli kanlı zır cahillerin BİR KISMININ  hüküm giydiği; olayın arkasında bulunan hiç kimsenin sorguya dahi çekilmediği, ve bu yazının konusu olan sütten çıkmış ak 8’liden sadece bir kısmının sorgulanıp hiçbir ceza almadığı; sorgulanmaya lüzum bile görülmemişlerin ise hayatlarına pür-i pak devam ettiği bir acıdır SİVAS.

Lakin biz, bu kadar büyük acıları ÖNLEMEKLE  direkt görevli zat-ı muhteremleri sorgulamak yerine; zır cahillere, en hafifi  ‘elleriniz kırılsaydı da’ türünde başlayıp, ağza alınmayacak hakaretler yağdırarak inanız HİÇBİR ŞEYİ DEĞİŞTİREMEYİZ…

Sn.Tansu ÇİLLER, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı.

Konu kendisine bildirildiğinde heyecanlanıp endişelenen ve hatırlayanların bileceği üslubu ile Sivas Valisine ŞAK diye durdurun TAK diye bitirin örnekli kesin emirler verdiği ifade edilen zat. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğuna oturmuş tartışmasız en yeteneksiz kişi. Yanlış anlamayınız ben hakaret etmem, her ismin başına özenle Sn. ifadesi koymaya çalışırım; buradaki ‘yeteneksiz’ ifadesi bir tespit, bir tanımdan ibarettir. Çünkü, dönemini hatırlayanlar gayet yakından bilirler ki Hanımefendi ziyadesi ile yeteneksizdir. Bu nedenledir ki; devam edebilen bir siyasi hayatı da olmamıştır.

Sn.Çiller; tek yapması gereken şey dönemin İçişleri Bakanı ile Genel Kurmay Başkanı’nı birlikte çağırıp; bu işi ŞAK diye bitirin ve dahi gerekirse kuvvet kullanın demek iken; O;  Vali’den konuyu çözmesini bekleyecek kadar basiretsiz davranmıştır. Buna karşın; ülkesinde, 35 kişi katledilmiş ve bu katliam süregelen 10-11 saatte yaşanmış bir Başbakan olarak kendisine ‘yahu ülkende hem de 10-11 saat süren bir kalkışmada 35 kişi yakıldı. Ne diyorsun?’  diye sorulmamıştır!

 

Sn.Erdal İNÖNÜ, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı.

Rahmetli İnönü de kendisine durum bildirildiğinde, Sn.Vali’yi arayıp bilgi alan ve yapılması gerekenlerin yapılmasını Vali’den rica edenlerden. Çok naif son derece kibar bir insan ve muhteşem bir bilim insanı idi rahmetli. Lakin tüm ülkeye gelmiş belki de en yeteneksiz politikacıydı. O kadar kötüydü ki; Başbakan yardımcısı sıfatı ile, İç İşleri Bakanı’na acil emirler verebileceğinin farkında bile değildi. Aslen durumun vahametini fark edememiş, öngörüsüz bir siyasetçiydi. Farkında olsa idi, kişiliği ile durumu mutlaka önler idi ama değildi. Ve zamanında, kendisine tek bir suçlama bile yöneltilmedi.’Ama hocam, bu ülkede, Başbakan Yardımcısı sıfatı ile insanların katledilmemesinden siz sorumlusunuz’ denilmedi.

 

Sn.Mehmet GAZİOĞLU, Türkiye Cumhuriyeti İç İşleri Bakanı.

Sadece 6 günlük Bakandı ve ilk Bakanlığı idi. Nasıl Bakanlık yapılır en ufak bir fikri bile yoktu. Türkiye’de halen devam eden liyakatsiz koltuk sahiplerinden yalnızca biri idi. Koltuk O’na işi bildiği için değil, Cumhurbaşkanı Demirel’ e yakınlığı sebebi ile verilmişti sadece. Elinde, tüm ülkenin emniyet teşkilatı var iken, O sadece seyretti. Olayların ilk alevlendiği saatlerde, çevre illerden takviye polis gücü göndermeyi akıl edebilse, konu 10 dakikada çözülecekti. Ama konudan tam olarak bihaberdi. O kadar yeteneksizdi ki, kişiliği sayesinde isyan ederek ‘yahu biz gidelim hemen konuyu çözelim’ demesine karşın; Müsteşarının ‘aman efendim koskoca Bakan olur mu?’ yalakalığına anında teslim olmuş ve ‘ Haa..tabii olmaz canım, Bakan gider mi?’ noktasına ikna oluvermişti. Cesaretsiz değil düpedüz yeteneksizdi. Oysa kalkıp gitse, tüm erkan-ı emniyet de arkasından yaltaklanacağı için, hiçbir sorun olmayacaktı.

 

Orgeneral Doğan GÜREŞ, Türkiye Cumhuriyeti Genel Kurmay Başkanı.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adını anmayacağım ‘KATİL’ den sonra gelmiş en kötü komutanı. Kesinlikle en yeteneksizi .Niyetleri ile ilgili ise yazmaya lüzum bile görmediğim bir zat. Şak diye emrediyor, Tak diye yapıyorumcu. En yeteneksiz Başbakan’ın en yeteneksiz Genel Kurmay Başkanı. Bu açıdan bakıldığında, Sivas’ta sonsuzluğa karışanların en büyük şanssızlığı devletin ve ordunun bu ikili tarafından yönetiliyor oluşudur.

Sivas Tugay komutanına Aziz Nesin’i sağ istiyorum emrini veren şahıs. Yani diğerleri bırak ölsün emrini. Rezil bir katil. Lafı uzatmaya gerek yok. Sivas’taki tugayda 6000 asker var. sadece 1000 tanesi bile yeterliydi. Bu zat, aksini emretti, Tuğgenerali de uyguladı. Sonuç ortada.

 

Sn.Ahmet KARABİLGİN,  Türkiye Cumhuriyeti Sivas Vilayeti Valisi.

Elindeki yetki anayasal olarak Cumhurbaşkanı ile eşit olan lakin o da son derece liyakatsiz şekilde o koltukta oturan zat. İlk Valiliği. liyakatle ilgisiz olarak Erdal İnönü’ye olan yakınlığından dolayı Vali kendileri. Elinde 6000 askeri aynı anda kullanma yetkisi var. Ama O, Genel Kurmay Başkanı ile konuşurken (Gen.Kur.Bşk, kendisine 6000 asker de emrinizde sayın Valim demiş ki demek zorundadır!) telefonu Tugay Komutanı’na vererek, Güreş’e;  emri Tugay Komutanınıza veriniz diyecek kadar yeteneksizlik ötesi bir şahıs. Yahu Sn.Vali, bırakın o 6000 askeri tüm Sivas emniyeti sizin, ayrıca komşu valilerden 2 saatte alabileceğiniz tüm emniyet desteği de sizin. Yahu her şey sizin. Nasıl olur da O insanları koruyamazsınız?

Olayların devamında, Sivas Vilayet Binasına yönelen 15.000 kişi, hemen karşıda bulunan İl Jandarma’dan HAVAYA ATEŞ AÇARAK gelen sadece 18 asker tarafından durdurulup, dağıtılmıştır. Yani aslında, kararlı ve eylemli 18 asker ile Vilayet Binası işgalden korunmuş; lakin Madımak Oteli KORUNMAMIŞTIR. Yeteneksizlik bir yana bu zatın basiretsizliği inanılır gibi değildir. Olaylardan sonra görevinden alınmış ve soruşturmaya tabii tutulmuş ve dahi elbette sütten çıkmış ak kaşık kadar temiz bulunmuştur. Şak diye Tak diye. Olaylardan sonra yapılan belgesellerde de tüm astlarını suçlamış ve onları yönetme görevinde bizzat bulunduğunu unutuvermiştir.

 

Sn.Temel KARAMOLLAOĞLU, Sivas Belediye Başkanı.

Olaylar sırasında Müslüman! kardeşlerine hitap ederek, olayları dağıtmaya çalıştığı gözlenen öfkeli ve cahil kalabalığa en yakın duran, ikinci konuşmasında kalabalığa ‘tamam iptal ettik’, ‘tamam bunları gönderiyoruz’ diyen sonra da reddetse de (kayıtlarla sabit) gazanız mübarek olsun buyuran derviş. Dervişin fikri ne ise zikri de odur misali zat-ı muhterem. Sonrasında AKP Milletvekili tabii ki.

Aslına bakarsanız, bunca hengamede ki en yetkisiz kişi. Dolayısı ile yeteneksiz olduğunu ifade etmek yanlış olur. Yanlı, taraflı hatta durumdan oldukça memnun olduğu kesin. Sonrasında görevden alınıp elbette suçsuz bulundu. Dedim ya Milletvekili oldular kendileri.

 

Sn.Doğukan ÖNER, Sivas İl Emniyet Müdürü.

Adı en az geçenlerden. Oysa ki birinci derece sorumlu. Bir ilin tam de göbeğinde insanlar linç ediliyor ve bu zat-ı muhterem sadece ve sadece seyrediyor. Sadece nerede kaldı bu asker dediği biliniyor. Arkadaş; arasana. Etrafında on tane il var. Takviye iste. İnsanların kaldığı otelin önüne barikat kur. Yaklaştırma kimseyi. Yok. Onun polisleri aval aval geziniyor etrafta.

Kendisi o kadar yeteneksiz ki tabiri caizse olayları ağzı açık izliyor. Korumakla görevli olduğu şehirde 35 kişi 10 saatte yakılıyor ve dahi beyefendi

hiçbir şey yapamıyor. Yahu herkesin karşısında geçip silahını çekip havaya ateş etsen millet üç adım geri atar!

Görevden alınıp soruşturuluyor tabii ve doğal olarak suçsuz!

 

Tuğgeneral Ahmet YÜCETÜRK, 5.Piyade Tugay Komutanı.

Yeteneksiz, niyetsiz, cesaretsiz bir zat. Tüm suçu Vali’ye atan sütten çıkmış ak kaşık. Yahu görüyorsun ki infial var. Emniyet yetersiz. Polis işe yaramıyor. İnsanlar ‘kahrolsun laiklik’ sloganları atmaya başlamış. Vali basiretsiz. Emniyet Müdürü ortada yok. Belediye Başkanı’nın ne olduğu zaten belli. Sen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin genç bir generalisin ve elinde silahlı 6000 kişilik bir tugay var. Ne emri bekliyorsun. Onca emir bekleme düşkünü isen; Vilayeti korumak üzere o 18 askere ateş ederek gelin vilayetin önüne emrini nasıl verdin? Kendi canın değerli de orada misafir bulunan insanların canı değerli değil mi? Hem sen nasıl bir şehri 15.000 cahile teslim edersin? Orgeneralinden aldığın emir gereği durdurmadıysan direkt suçlusun. O emir gereği durup seyrettiysen yine suçlusun.

Ama gerçekleşen tüm askeri soruşturmalarda suçsuz bulundu tabii. Haa Tümgeneral de olamadı Allah’tan. Emekli edildi.

35 günahsız misafirin toplam 10-11 saat içerisinde diri diri yakılmasından, dumandan zehirlenmesinden ve bu dünyadan göçmesinden sorumlu 8 kişi bu zat-ı şahaneler. Diğerleri sadece cahil maşalar. Zavallılar. Asıl hesabın sorulması gereken bu 8 kişiden tek biri bile hesap vermeden geçen 22 yıl. İkisi öldü zaten verecek bir hesapları yok. Diğer altısı?

Bu kafayla hesap vermeden onlar da ölecekler. Ve o zaman, günahsızca katledilen o 35 kişi bizden soracak hesabı. Gerçek suçlular ÖNLEMEYENLERDİR. ÖNLEMEYENLERDEN neden hesap sormadınız ey halk diye. Ben de yanıt vereceğim:

Ne yapalım. Şak diye basiretsiz Tak diye yeteneksiz idi onlar .Hesap soramadık!

2 Temmuz, 2015 – İstanbul

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir