Çalışmak demek bir çok şeye katlanmak demek aslında. O yüzden, insan işini sevmeli derim ya. Hemen her şeye katlanabiliyorum çalışırken. Tüm gereksiz proje / kampanyalara, tüm sonu gelmez görüşme – toplantılara hatta tüm anlamsız sohbetlere. Katlanamadığım tek şey, gerçekten katlanamadığım tek şey, bunca sabra rağmen bir de bu buluşma-görüşme-toplantılara geç kalınması. Evet buna tahammül edemiyorum gerçekten.
Kurumsal yoğunluk adı altında saygısızca birbirlerinin zamanın çalan hırsızlarla dolu ortalık. İstanbul koşullarının trafiği malum. Tamam da o trafik hepimiz için geçerli. Sen İstanbul\’da zaman ayarlamak durumundayken ben Edremit koşullarında görüşmelere katılmıyorum ki. Trafik benim için de bire bir aynı. Tek fark, ben senin zamanına saygı gösteriyorum çünkü zamanın, senin hayatın.
Bir toplantıya – görüşmeye 30 hatta 40 dakika geç kalmak nedir? Bir önceki görüşme uzadı bahanesi de neyin nesidir? Bana ne senin bir önceki görüşmenden. O görüşmeyi boş konuşmalarla, gereksiz ve anlamsız girizgahlarla, zamanında konuya girmediğin ve sonuç odaklı çalışmadığın için uzatan sensin. Bu sana, benim zamanımı, benim hayatımı çalma hakkı vermez ki! Bu neyin egosudur? Senin zamanının, senin hayatının benimkinden daha önemli olduğuna seni kim inandırdı?
Yıllardır eğitim ürettiğim ve eğitim verdiğim için biliyorum ki \’zaman yönetimi\’ diye bir eğitim hiç bir işe yaramaz. Yarasa idi, bugün İstanbul beyaz yakalılarının neredeyse tamamının hem de birden fazla kez aldığı bu saçma içerik bir sonuç verirdi.. Oysa vermedi , veremez. Çünkü zaman yönetimi dediğin şey aslında sadece ve sadece yaşamın ta kendisine saygıdan ibarettir. Hepimizin öğrenmesi gereken ilk şey hem kendi hayatımıza hem de başkalarının hayatına saygı duymaktır ve hayat dediğin başı – sonu belli (lakin bizim bilmediğimiz) bir zaman diliminden başka bir şey değildir.
Buna gerçekten katlanamıyorum. Artık belirli bir yaşa geldiğim için midir, daha az zamanım kaldığını düşündüğümden midir bilmiyorum ama buna gerçekten katlanamıyorum. Bunun adı düpedüz kurumsal hırsızlık ve çalınan şey para ya da mal gibi bir gün yerine konabilecek bir şey değil. Çaldığınız şey asla ama asla geri dönüşü olmayacak bir şey. Zaman çalıyorsunuz. Hayat çalıyorsunuz!!!
Buna kimsenin hakkı yok. Kesinlikle yok.