Kim daha iyi?

Yaşamın hemen her alanında bu soruyu duyar ve kimi zaman karşılaştırmanın taraflarından biri olur ya da biri haline getiriliriz. Daha da garibi, kendimizi bu karşılaştırmaların içine sokmayı severiz. Kim kimden daha iyi? Bu noktada çok sevdiğim bir karşı soru gelir aklıma: Kime göre neye göre? Nedir karşılaştırma kriterlerimiz?

Biraz araştırıldığında görülür ki uzun uğraşlardan sonra koyulan matematiksel kriterlerin bile oluşturulmasında önyargı kırıntıları bulunabilir. Bu nedenle bu işin en kolay çözümü, verimliliktir. Yani doğru soru kim daha iyi değil kim daha yararlı olmalıdır.

Çok faydacı ve sonuç odaklı geldiğinin farkındayım ancak gerçek bu. Ekiplerinizi ve hatta kendinizi birileri ile karşılaştırırken fayda analizine başvurmanız olası en gerçekçi sonucu verir. Örneğin yurt dışında önemli bir okuldan mezun olmuş ve iki yabancı dil konuşan bir çalışanınızın ekibe ve kuruma koyduğu katkı, lise mezunu bir çalışanınız kadar bile olmayabilir. Bu durumda kim daha iyi sorusunun yanıtının doğrusu sizce hangisi olmalıdır? Bir spor takımında örneğin \’çok yetenekli\’ ön kabulüne sahip bir sporcunun sezon boyunca kendisinden çok daha \’düz/sıradan\’\’ bir takım arkadaşının yarısı kadar bile verim/katkı/yarar vermediği durumlar gayet olağandır. O halde hangi sporcu daha iyidir?

Kişiler arasında karşılaştırma yaparken önyargılardan ve olası adalet kaygılarından kurtulmanın da en kestirme yolu budur. Ekibe ve kuruma kattığı net değeri gözleyin. Gerisi çoğu kez dünkü yazımda da bahsetmeye gayret ettiğim üzere mış gibi yapmaktan ibarettir.

Kendimizi değerlendirirken ya da bence gereksiz olsa da karşılaştırırken de temel bakış açısı kim daha iyiden çok ama çok daha öte bir derinlikle yaklaşıp kim daha mutlu? olmalıdır. Öyle ya sizden daha mutlu olmadıktan sonra sizden daha iyi olmuş ne fark eder?

Daha iyi olmanı değil daha mutlu olmanın peşinden gitmek gerektir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir