Ne oynadığı belli olmayan bir Fenerbahçe izledim. Kasımpaşa, ne yaptığını çok daha iyi biliyordu bu kesin. Lig içerisinde, en olmadık şekilde, hiç oynamadan ve tümü ile tesadüfen kazanılabilecek 2-3 maç varsa; Fenerbahçe ilk hakkını dün gece kullandı. Vitor Hoca; gerçek stoper olmasına karşın gencecik Hakan\’a güvenmemiş. Topal ile başlamayı tercih etmiş. Topal gayet iyi oynadı bunda sorun yok lakin bu denli muhafazakar olmak gerekli mi işte o çok tartışılır.
Asıl sorun hücum varyasyonlarında. Türkiye\’nin en iyi orta yapan iki beki maç boyunca toplam 5 orta yapmadılar. Maçta hücum versiyonu olarak bir kez Caner\’in soldan getirip kısa keserek RVP nin göğsüne indirdiği, bir kez de Ozan\’ın 40 metre pas ile yine RVP\’yi buluşturduğu aksiyon var. hepsi bu. 90 dakika ve iki aksiyon.
Perşembe iç sahada Avrupa ligi maçı ve hafta sonu yine içeride Bursa maçı var. Maç yoğunluğu artıyor lakin Fenerbahçe\’nin temposunda kıpırdama yok.Buna rağmen 4 maç 10 puan. Tabelada sorun yok. Asıl sorun sistem ile ilgili sanırım. Zira Diego var iken el freni gibi, takımı yavaşlatıyor demiştim. Dün yoktu takım daha da yavaştı.Bu durumda ya Diego\’ya haksızlık ettim ya da benim hız anlayışımla Vitor Hoca\’nınki farklı.
Bugün farkı yaratan şey hız. Sadece çok hızlı oynayarak Nisan\’da şampiyon olmuştu Ersun Yanal Fenerbahçe\’si. ertesi yıl aynı takım, sadece yavaş oynayarak ikinci oldu. Bu kadar basit.
Vitor Hoca\’nın bunu görüp takımı hemen hızlandırması gerek. Markoviç\’i de bundan istemiş belli ki. Fakat benin hızdan kastım takım olarak yıldırım hızı ile kaleye inmek. Al gülüm ver gülüm\’de herkes önlemi alıyor ve iş dahice detaylara kalıyor çünkü. O dahice detayları da he maç bulma şansın olmaz elbette.bu nedenle kayıtsız şartsız hızlanmak gerek.
Son söz Ozan\’a. Çok özel bir orta saha o kesin. Ama sezgilerini ve oyun görüşünü geliştirmesi gerek. Markoviç girdikten sonra tam üç kez enfes koşular yaptı. Gerçekten defansı çaresiz bırakacak koşular. Hepsinde top Ozan\’ın sağ ayağındaydı ve yüzü sağ kanada dönüktü. Gördü de belki. Ama denemedi atmayı ve hemen yanındaki Raul\’a oynadı. Kısa, garanti ve kolay.
Oysa, denemeliydi, tıpkı ilk yarıda 40 metreden RVP\’ye indirdiği gibi. O üç toptan birini atabilseydi ya da deneseydi ve biri geçseydi; Markoviç kaleci ile burun buruna olurdu. Ozan bunları yana oynarsa sıradanlaşır. İleri oynarsa büyür. Mesele budur.
Hakem ise , idare etti. Veysel\’i küfürden atmış olmalı, aksinin izahı yok. RVP\’nin bir çapraz pasında; Nani\’ye savunma yapıp topu kesmeseydi iyiydi tabii.:)). Çaldığı bi sürü saçma düdük de vardı. Yine de şu ana dek gördüğüm en az eyyam bu arkadaşta idi. Elbette her iki takımın da top oynamıyor olmasının etkisi olabilir.