Geçmiş olsun kardeşim…

Çok acıdığını biliyorum.

Lakin hak ettin. Aşk denen meret, ciddiyet ve denge gerektirir, zira bizatihi kendisi dengesiz bir duygudur.
Sürdürebilmek için , çelik gibi sinirlerin ve cambaz misali bir dengen olmalı.Çünkü, karşındakinde hiç bir zaman bu denge olmayacaktır.Sakın arama..Bulamazsın.

Tutkusuz bir arayışın var ise, sorun yok…Yolun temiz ve açıktır genelde..Ve sonuna kadar ölüm sıkıcılığında.
Ama, aradığın gerçekten hissetmekse iliklerine kadar, o zaman sinirlerini aldır ve dengede kal..Çünkü bu iki
unsuru da elinden almak için, yok etmek için, üzerine basıp çiğnemek için her şeyi yapacaklar..Öyle şeyler
söyleyecekler, öyle cümleler kuracaklar, öyle gerekçeler ileri sürecekler ki; kendini salak hissedeceksin.
Yahu iyi de, yaşanan bu değildi ki, bu gerekçelerin bin katını ben gösterebilirim, binde biri için ruhumu
çalıyorlar diyeceksin.  Sınırlara geleceksin..Nefesin kesilecek..Odanın, evin, şehrin, dünyanın oksijeni yetmeyecek ciğerlerine…Boğulacaksın..Hiç hissedeceksin sonunda kendini…

Sakın sorma neden diye..Çünkü karşında, yaşı ve yaşamışlığı ne olursa olsun bir kadın olacak…Nedenini, gerçek nedenini asla bilmeyeceksin..Bilemeyeceksin…Aklın, gücün, aşkın, tutkun yerli yerinde dururken, bir gün, bir an hepsini aynı anda alıverecekler elinden…Ne olduğunu anlayamayacaksın bile..

Acıyor,biliyorum.

Peşin kabul etmen gereken şey şu: Sen sevdiğin sürece acıyacak…Sen özlediğin sürece, istediğin sürece yanacak canın..Yani acının kaynağı sensin.O kadın değil aslında..Çünkü, sen bu acıyı hissederken, göğüs kafesini çevreleyen kaburgalar tek tek kırılıp, ciğerlerine baskı yapıyorken, kadın; çoktan unutmuş, silmiş hatta yeni biri ile flört etmeye başlamış olacak…İnanmıyorsun değil mi?…

Sen salak salak ağlıyor iken derdine, kadın ; eski bir arkadaşının kuzeninin doğum günü partisinde, eğleniyor ve üzerinde gezinen arzulu bakışlardan kadınca bir haz alıyor olacak.Beğeniliyor olmanın hazzı…Sen, artık tüketilmişsin..Kendine ne anlam yüklemeye çalışırsan çalış, sana daha saatler önce söylediği cümleleri hatırla, ya da günler önce seninle sevişirken yaşadıkların gelsin gözün önüne fark etmez..

Çok acıyor, biliyorum.

Sakın, kısacık süreler önce; yüzüne söylenen kelimeleri hatırlama… bi tanem, aşkım, canım…vb….
Unut…unut çünkü onların bir hükmü yok…Aslen hiç yoktu..Sen o kelimelere, kendi hissettiklerinin gücü kadar anlam yükledin sadece.Çünkü karşındaki bir kadındı…Onların kullandığı her kelime, yalnızca senin o kelimeye yüklediğin anlamı taşır.

Bombok hissediyorsun, ortada, yapayalnız ve korkuyorsun biliyorum..

Haklısın korkmakta…Çünkü bu kadar güçlü hissetmek zordur…Yaşamda 1-2 kez rastlanır…Eğer şu an,
ikincisini yaşıyorsan…Çok haklısın…Ama hak ettin.

Şimdi, nefes almaya çalış…Sakin kalmaya…Çünkü 90+5. dakikanın son saniyelerinde yediğin gol gibidir bu.
Çıkmaz…Kabul et, oyunu kaybettin.Ne kadar çok koştuğunun, yorulduğunun, çabaladığının, savaştığının hiç bir anlamı yok..Neden kaybettin biliyor musun?

Çünkü, gözlerine bakan her kadın, neredeyse istisnasız, kısa süre önce başkasından çekti o gözlerini..Sana baktı bir süre..Şimdi başkasına bakıyor…Yani, gelen, her zaman, geldiği gibi gidiyor…O kısacık bir süre, sen zafer kazandığın hissi ile kutlamalar yaparken, şimdi, bugün, o kutlamayı başka bir erkek, senin ağlarındaki gol için yapıyor…Çok kısa bir sonra, kendi ağlarının da sarsılacağı gerçeğini unutarak…Tıpkı, senin o çok kısa süre önce yaptığın gibi..

Acıdan arınmak için, bunları anlamak, kabul etmek ve vazgeçmek dışında bir seçeneğin yok.
Acıdan arınmak için, sevmekten vazgeçmek dışında yok bir yol..Unutma, seversen acır..
Yıllar önce büyük şair Louis Aragon söylemiş:  Mutlu Aşk Yoktur.

Geçmiş olsun kardeşim…

\"acı

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir