En karanlık an

Gecenin en karanlık anı sabaha en yakın olan andır. Mart 2020\’den bu yana süren salgın kabusunun turizm sektörü açısından en karanlık aylarını yaşıyoruz. 2021\’in Ocak, Şubat ve kısmen Mart ayları tüm yedeklerimizin tükendiği, nefesimizin kalmadığı ve neredeyse ölüme razı olacağımız bir zaman dilimi. Anların en karanlığı.

Geçen 10 ay içerisinde otelcilikten çok \’ince ayar mühendisliği\’ yapmaya gayret ederek ve her bir personeli, her bir kuruşu, her bir satın alma eylemini bir-iki değil onar kez kontrol edip maliyetlerde hata yapmamaya çalışarak geçti. Öyle ya ortada satış yok ise oynayabileceğiniz tek alan maliyet alanı çünkü. Bugüne dek gemiyi batırmadan gelebilenlerimizin ellerine ve emeklerine sağlık. Ancak an zor dönemdeyiz ve buradan da çıkabilenlerimiz hem çok şanslı hem de gerçekten çok yetenekli olanlar olacak. Hoş biz otelciler efsunluyuzdur. Ne savaşlar, ne bombalamalar, ne ekonomik krizler gördük ve atlattık. Yine de küresel anlamda satış alternatifleri açısından bu derece çaresiz kaldığımız bir dönem yaşamamıştık.

İyi tarafı ise şu. Bu salgın bittikten sonra dünya falan değişmeyecek. Yeni normal ya da yeni Dünya falan yok yani. Herkes, inanılmaz sıkıldığı ve bunaldığı için bildiği en eski rehabilitasyona çılgınlık derecesinde yönelerek seyahat edecek ve bizler bu karanlık günleri hızla aşacağız. Bu zifiri karanlıktan kurtulup Nisan ayını görebilenlerimiz bir büyük çılgınlığı daha atlatmanın ardından keyifli nefesler alabilecek.

Çok ağır hasarlar aldığımız doğru. Özellikle düşük maaşlar ile çalışan mesai arkadaşlarımızın, oluşan istikrarsızlıktan dolayı yaşadıkları tamir edilebilir gibi değil. Yine de her karanlık gecenin bir sabahı olduğu umudu ile biz yöneticilerin en temel işi gemiyi yüzdürmek. Gemi yüzmeli ki mümkün olan en fazla sayıda çalışma arkadaşımızı boğulmaktan kurtarabilelim.

Dayanın, bitecek. Zira hiç bir şey sonsuza dek sürmez.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir