İnsanlık tarihi; insanların birbirlerine uyguladıkları baskı; politika; cinayet; sürgün ve katliamlarla doludur.İnsan özünde baskıcı bir varlıktır ve yolunu her bulduğunda bir bireye, bir topluma, bir ırka ya da bir ulusa baskı yapacak politikaları geliştirmiştir.
Baskı; yasadışı yollarla yapılabildiği gibi, bir çok örnekte bizatihi yasal otorite tanımını taşıyan yapılar tarafından da uygulanmıştır ve uygulanmaya devam etmektedir.
Neden \’\’baskı\’\’ genleri taşıyoruz?…Bu genetikçilerin bugün de hala araştırdıkları bir konu.
Nedeni evrim mi?, Hayatta kalma güdüsü mü?, Egemenlik dürtüsü mü?…Henüz bilinmiyor.
Ancak asıl araştırılması gereken gerçek, sürecin bir döneminde baskı gören, ezilen, öldürülen, katledilen, canına ve özgürlüğüne kastedilen birey ya da ırkların sürecin takip eden bir başka döneminde tümüyle baskıcı, ezen, yok eden, katleden, kimliğe ya da kimliklere büründüğüdür.
İnsan gördüğü / uğradığı baskıyı, eziyeti, işkenceyi, ölüm korkusunu UNUTMAKTADIR.
Unutmuyor olsaydı, yeni katliamlar, yeni baskılar, yeni zulümler olmazdı.
Unutmuyor olsaydı, uygarlık tarihi bu kadar utanç ile dolu olmazdı.
En önemlisi;
Unutmuyor olsaydı, insan egemen dünya her geçen gün daha fazla barışa sahip olurdu.
Ezilenler bir gün mutlaka ezen haline evriliyor dünyada, ezen; her zaman ezilene evrilmese de.
1930\’ların ortasından 1945\’e dek katledilen, yok edilmek istenen, ezilen Musevi toplumu; 1948\’den başlayarak günümüze kadar katleden, yok eden, ezen tarafına evrildi.
1919 Versay Anlaşması ile neredeyse yaşama alanları yok edilen Almanlar; 1930\’ların başlarından başlayarak 1945\’e kadar toptan yok edici pozisyona dönüştü.
Sömürgeci İngilizler önce yeni dünyada ezen, yok eden taraf oldu sonra kolonileşince merkez İngiliz Kraliyeti tarafından ezilene dönüştü ve sonra bağımsız A.B.D adı altına tüm dünyanın despot jandarmalığına soyundu.
Örnekler çokça arttırılabilir.Her iki yönde de evrilene, galebe çalana, mağlup olana rastlanılabilir.
Lakin hiç bir örnek gerçeği değiştirmez.
İnsan baskı gördüğünce , baskı uygulama; yok olduğunca, yok etme eğiliminde İLKEL bir varlıktır.
Baskıyı unutmak;
Dünya üzerinde binlerce yıldır devam eden YOK ETME eğiliminin temel nedenidir.
Ne toprak, ne ekmek, ne petrol ne de para UNUTKANLIKTAN daha çok insan öldürmemiştir.
Bir gün; unutmayacağımız bir sürecin yaşanması mümkün müdür?
Belki….
10 Nisan, 2015 – İstanbul